Kisa cümleler ile hayatimi idame ediyorum. Kaygisiz ve bir o kadar umarsiz kelimeler ilgimi cekiyor. Her seferinde tuhaf huylar ediniyorum. Gecenin bilmem kacinda uyaniyorum mesela. Agzimin tadi yok. Agzim da kül tadi. Düsünmek cile gibi geliyor. Konusmak ise ayri bir zulûm. En güzeli de her seferinde sana yenilemek. Kimselere anlaticak kadar derdim yok. Ve kimseyi özleyemiyecek kadar uzagim herkesten. Ara sira öfkelencek seyler icad ediyorum kendime. Seni özlemek gibi seyler falan iste...
Sence de zamanin bu kadar hizli, cabuk, kosar gibi, kovalanir gibi gecip gitmesi tuhaf degil mi? Biraz da aglayamamktan dertliyim. Sana bunu hic anlatmadim. Sen bunu hic bilmedin. Bunu kimse bilmiyor. Bunu sen de bilmiyorsun. Bu da bana dert olsun.
Vazgecilmek güzel sey.!
zondag, november 25, 2012
zaterdag, november 17, 2012
Sözlerime küfürle başlamak istiyorum
Merhaba
Sözlerime küfürle başlamak istiyorum
Yani ben Hiroşima’yı duyunca Japon olan ben
Tombul ve yüzü kırışmış kadınları görünce üzülen ben
Kapı pervazlarından geçerken besmeleyi unutunca
Yüzü kızaran köylü adamlardan olmak isteyen ben
Elleri üşüyünce nereye koyacağını bilmeyen ben
Geceleri yatarken kutup ayıları üşümesin diye
Dua eden ben
Dişleri sararmış inşaatçılar yüzünden
Sözlerime küfürle başlamak istiyorum
Yani ben Hiroşima’yı duyunca Japon olan ben
Tombul ve yüzü kırışmış kadınları görünce üzülen ben
Kapı pervazlarından geçerken besmeleyi unutunca
Yüzü kızaran köylü adamlardan olmak isteyen ben
Elleri üşüyünce nereye koyacağını bilmeyen ben
Geceleri yatarken kutup ayıları üşümesin diye
Dua eden ben
Dişleri sararmış inşaatçılar yüzünden
Estetik cerrahlarına sarı zarf içinde kınama cezası veren ben
Gazze’ye şiir yazılmaz
Gazze’ye şiir yazılmaz
Annem başucuma süt koyardı içeyim diye
Merhamet çok unutkan ah merhamet
Ben, kuliste tek başına ağlayan bir şöhret
Yalnız kalmasın diye salonu kulise taşıdım epey zaman evvel
Hepimiz kuliste yalnız kaldık ne çare
Dindar kuşlar öterken vakitli
Ve vakitsiz havlayan müşrik köpeklere
Elimi kulağıma atıp aryalar okudum
Sesim detone
Allah’ım! Haritam nerede, nerede, haritam nerede
Uzay mekiklerinin arkasından kimse su dökmüyor
Peçetelere yazıp Amerika’ya yolladım bu isteğimi
Yanında bir düzine tabak
Cevap: Kennedy’nin katili benmişim
Hakkında hiç şiir yazılmamış bir kız gördüm diye
O zaman suçlamıştım en son Kennedy’i
Bir de sevsem şu ismimin ilk harfini
Her şey güzel olacak, her şey
Yani ben orkestradan kovulunca berbat duygulara kapılan ben
Karşılıksız mektup yazmada üstüme kimseyi tanımayan ben
İstiklal Marşı’nı iki satır önceden okuyan
İlkokul bir çocuklarının başını okşayan ben
Şimdi nereye koyayım bu heyecanlanmış gövdemi
Nereye, soğuktan üşümüş ellerimi nereye
Ah ben
Ah sen
Ah ben
- Bülent Parlak -
zaterdag, november 03, 2012
incecikti gül dalıydı dokunsam kırılacaktı dokunmadım kurudu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını neden akşam oluyorum tren kalkınca kırlangıçlar birdenbire çekip gidince mendiller sallanınca neden tıkanıyorum öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki az önceki çiçekler nasıl da diken diken gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
- Hasan Hüseyin Korkmazgil -
Abonneren op:
Posts (Atom)