donderdag, juli 18, 2013

Yaşamak İçin Prova Yapan

içim yalnızlıklar evi
burada sigara içilmiyor, burada, burada da
kimse yaşadığıma bakmasın
kayısı çekirdeğinden inciniyor dudaklarım
dudaklarım, yüzünün coğrafyası
yerleşik hayata geçersen, yurt diyecekler oraya
belki eliflam’ın dizinde çekilen sükut
ne içre kesinlikli bir yürek sarası
ne zaman geleceği belirsiz
gelirken korkulu bir cümle ağzı
köpüklü bir inilti, bu yüzle denize inanamazsın
çünkü bir deniz ki, her zaman bir gemi götüren
çünkü bir deniz her zaman bir gemi getirmeyen
yalnızlıklar körfezi
yada matematiksel bir işlem
bir eksi bir eşittir..
bu kadar matematik bilmeyin

 
-yalnızlık kolay sorudur ,
birlikte olmak zor-

 
bir mızıka aldım bugün, sevindim
kızıma çalacak bir gök aynası buldum
hırsız demeseler duracaktım
bu şekilde kalmak gibi hünerlerim de var
hanemize bir şeyler düşmeli bu şarkıdan
babam işten gelir, sevgilim beni bulur
sevgilim beni bulacak kadar geri dönmeli şarkıda
her kes kendi yalnızlığına posta atar
-kutuya bakmak bir iman teslimiyeti-


[ Feyzi Baran ] 

dinsdag, juli 16, 2013

ensem soğuk
bir cenazelik yer var omuzlarımda.
ve kim taşıyacak şimdi bu ölüyü?
karnıma çiviler saplanıyor.

bir ağacın gövdesi kanıyor
hiç bir salâ'da ismim okunmuyor,
sevdiğim kızın neş'esi patlıyor suratımda.
ağzım kahkaha dolu,
konuşamıyorum.

azmediyorum yaralarımı gömmek için bir çukura. 
öyle bir çukur ki,
sen de kaybolmak kadar derin.  

donderdag, juli 04, 2013

zoruna gidiyordu adamın bir çok şey... bir çok şey vardı boğazında dügümlenen. içini kanatıyordu durmadan ve bu dahi artık ona acı vermiyordu. kimi zaman yolda durup nereye doğru gittiğini düşünüyordu ve  haykırıyordu içinden çığlık çığlığa; "ben kimim? neden beni unuttunuz? ve neden kanıyor dudaklarım?"

"Tanrım!" diyordu adam: "Tanrım! bela, bağdaş kurmuş ve suratıma sırıtıyor."