zaterdag, oktober 25, 2014




“ hiç yola koyulmamış birine, yolu nasıl tarif edebilirsin ki?” 

gökyüzünün sağır kulaklarına haykırıyorum seni
bir çığ yürüyor göğsüme
dünya ile bağım kopuyor
sonra sen çıkıp geliyorsun bir anka kuşu kanadında
yüzünde bayram sabahı aydınlığı
şehirde çocuklar
şen şakrak
ıslık çalarlerken
ben, eteğinin gölgesine sığınıyorum
tıpkı bir yetim gibi.





 






"artik sensiz bir sabah var;
diye bir sabah
bir de gece var...hadi kalk! geceyi yerinden edelim."

gecen zaman, saman alevi misali
gunler hep aleyhimize sayip durdu
yalvaririm!
giderken yaninda
beni de goturme

ben hep su kosede durup
gunesi bekleyecegim
yalvaririm!
giderken gunesi de goturme

sorarlar ise seni bana
"belki yine gelir" diyerek
gunlerimi topraga gomup
saklayacagim
yalvaririm!
topragimi ezip gecme

ozlemek, atesli bir hastalik misali
icimde titrer durur
y e t m i s b i r y i l b i r d e n y a s l a n i r i m
yalvaririm!
ruzgarimi alip goturme